Okuyacağınız şiir 36 yıl önce (25 Ocak 1978) Ankara’da galiba karlı bir günde yazılmıştı. (Nadejda ve Ossip’i internette siz arayın). Karanlık günlerdi. Ama bugünün günleri çok daha karanlık. Umutsuz ve karamsar değilim ama hayal kırıklığına uğradım.
Yıllar önce 80’lere doğru, Sofya’nın Moskva Park Hotel’inin terasında, yanında birkaç çok güzel kadın bulunan bir Bulgar aydınının mutsuzluğunu görünce, kendisine “Umutsuz ve karamsar mısınız?” diye sormuştum. O da bana “Hayır, sadece hayat hayal kırıklığına uğrattı beni!” demişti.
Hayal kırıklığı çok daha berbat!
Sizlere sadece “Selam!” diyorum…
Özdemir İnce
31 Ocak 2014, 16:09
***
NADEJDA MANDELSTAM’IN OSSİP MANDELSTAM’A SON MEKTUBU
Yerine varamayan bir mektup
iki yaprak samanlı kâğıda yazılmış
belki de bir rüzgâra, uykunun sınırlarında
milyonlarca kadının Türk, Fransız, Rus, Alman,
kocalarına oğullarına kardeşlerine babalarına
yazdıkları milyonlarca mektuplardan.
Gönderilemedi ama bu mektup
iki yaprak samanlı kâğıda yazılan
tam otuz yıl bekledi
bir sandık köşesinde
arasında öteki kâğıtların
şimdi yer alıyor son sayfalarında
Nadejda imzalı bir kitabın:
(22 Ekim 1938)
(“Ossia, sevgilim, uzak dostum benim! sözcükler uçup gidiyor, sevgilim,
yazarken belki de hiç okuyamayacağın bu mektubu,
ama ben boşluğa postalayacağım gene de onu.
Hatırlıyor musun Ossia çocuk hayatımızı
nasıl da mutluyduk, sen ve ben!
Kavgalarımız, oyunlarımız ve aşkımızla!
Şimdi gökyüzüne bakmıyorum artık,
bir bulut görsem gösterecek kimim var?
Hatırlıyor musun Ossia, o kara ekmeği,
katıksız yediğimiz,
nasıl da güzeldi, bir mucize;
Ve son kışımızı Voronej’de,
mutlu yoksulluğumuzu ve şiirimizi?
Hayat uzun Ossia, sevgilim!
Sonsuz uzun ve güç, engebeli,
tek başına ölmek,
yalnız ölmek.
Her gece düşüme giriyorsun,
ne olduğunu soruyorum sana,
cevap vermiyorsun.
Son düşüm de şu:
Yiyecek alıyormuşum kirli bir dükkândan,
çevremde karanlık yükler, yabancılar,
parayı verip yiyecekleri alıyorum
ama birden anlıyorum ki
dayanılmaz bir acıyla,
götürecek bir yerim yok bunları çünkü sen yoksun
ve bilemiyorum artık nerede olduğunu.
Neredesin Ossia?
Uyanınca,
“Ossia öldü,” dedim, Şura’ya,
bilemiyorum hayatta mısın hâlâ
ama o günden sonra yitirdim izini
bilmem ki duyacak mısın beni?
Bir bilsen seni ne çok sevdiğimi,
yeteri kadar vaktim olmadı, biliyorum,
seni nasıl sevdiğimi söylemeye
sadece “sen” diyorum,
hep yanmadasın, bir gömlek gibi,
hep yabanıl ve katı olan benim yanımda
doğru dürüst ağlayamayan benim yanımda
şimdi bak, ağlıyorum, ağlıyorum, ağlıyorum…
Benim, Nadia, sen neredesin? Elveda!
Nadia.”)
1943 yılında öldü Ossip Mandelstam
sürgünde, Sibirya’da
okuyamadan Nadia’nın bu mektubunu.
Çoktan silinmişti zaten
telefon rehberinden
adı, adresi ve numarası
ve yeri yoktu hiçbir kitapta.
Seviyorsanız eğer geç kalmayın sakın
aşkınızı söylemeye!..
Telgraf çekin, telefon edin, mektup yazın,
uçaklara, trenlere, tüm taşıtlara binin,
koşun, arayın, bulun, haber gönderin, birine anlatın,
duvara yazın, ağaçlara kazıyın,
yani deneyin bütün olanakları,
hiç olmazsa iki yaprak samanlı kâğıda yazın,
yaptığı gibi Nadejda Mandelstam’ın
ama sakın geç kalmayın aşkınızı söylemeye!..
Özdemir İnce
Ankara, 25.1.1978
“SAKIN GEÇ KALMAYIN AŞKINIZI SÖYLEMEYE” üzerine bir yorum
Yorumlar kapalı.